OECD'nin TALIS 2024 Raporundan Öğretmenlik Hakkında Ezber Bozan 5 Gerçek
- Sedat yılmaz
- Dec 4
- 4 min read
Bir an için aklınıza gelen klasik öğretmen imajını düşünün: Tek başına, bir sınıf dolusu öğrencinin karşısında, tebeşir tozları içinde ders anlatan bir figür. Bu imge, nesiller boyunca öğretmenlik mesleğinin bir sembolü haline gelmiş olsa da, günümüz dünyasının gerçeklerini ne kadar yansıtıyor?

COVID-19 pandemisi sırasında evinden, eski bir dizüstü bilgisayarın kamerasının önünde beden eğitimi dersi vermeye çalışan ABD'li tarih öğretmeni Nathan Peterson'ın deneyimi gibi, son yıllarda yaşananlar öğretmenliğin en temel varsayımlarını sarstı. Pandeminin ardından bu kez Yapay Zeka (AI) sahneye çıktı ve öğretmenleri bir kez daha yeni bir gerçeklikle yüzleştirdi. Hızla değişen bu dünyada öğretmenler ne yapıyor, neyi daha iyi yapabilirler ve onlara nasıl yardımcı olabiliriz? İşte bu sorulara yanıt arayan OECD'nin Öğretme ve Öğrenme Uluslararası Anketi (TALIS) 2024 raporu, öğretmenlik mesleğine dair taze, şaşırtıcı ve bir o kadar da önemli içgörüler sunuyor. Onlarca ülkeden binlerce öğretmenin ve okul müdürünün katılımıyla hazırlanan bu kapsamlı rapor, mesleğe dair yerleşik kanıları sorgulayan verilerle dolu. Bu yazıda, TALIS 2024'ün ortaya koyduğu en etkili ve ezber bozan beş gerçeği sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
1. Ezber: "Öğretmenler Yalnız Çalışır." Gerçek: İşbirliği Artık Yeni Normal.

Öğretmenlerin sınıflarında tek başına birer kale komutanı olduğu fikri, TALIS 2024 verileriyle tamamen yıkılıyor. Rapor, mesleğin DNA'sının artık işbirliği olduğunu kanıtlıyor. OECD raporunun yönetici özetinde de belirtildiği gibi, "Dünya genelinde öğretmenlik, daha işbirlikçi bir faaliyete dönüşüyor." Öğretmenlerin tek başına mücadele ettiği algısı, yerini takım çalışması ve meslektaş dayanışmasına bırakıyor. Veriler bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. Öğretmenler, 2018'e kıyasla meslektaşlarıyla takım çalışması ve diyalog için daha fazla zaman harcadıklarını bildiriyor. Hatta Özbekistan ve Brezilya gibi bazı eğitim sistemlerinde, tam zamanlı öğretmenler haftada en az beş saatlerini işbirliğine ayırıyor.
Bu değişimin önemi ise sonuçlarında yatıyor. Rapor, daha fazla işbirliği yapan öğretmenlerin aynı zamanda daha yüksek düzeyde iş tatmini ve esenlik bildirdiğini gösteriyor. Yani, öğretmen odalarındaki dayanışma ve ortak akıl, sadece öğrencilerin değil, öğretmenlerin de iyilik haline doğrudan katkı sağlıyor.
2. Ezber: "Veliler Okula Uğramaz veya Fazla Talepkardır." Gerçek: Veli Katılımı Olumlu Yönde Dönüşüyor.

Velilerin okula ya hiç uğramadığı ya da aşırı talepkar olduğu yönündeki çifte şikayet, Polonyalı bir dil öğretmeni olan Aneta Mastalerz'in deneyimleriyle anlamını yitiriyor. Gerçekte, veli katılımı olumlu bir dönüşümün eşiğinde. Eskiden velileri yalnızca not dönemlerindeki belirli toplantılarda nadiren gördüğünü belirten Mastalerz, şimdi bambaşka bir tabloyla karşı karşıya. Artık veliler kendilerini daha yetkin hissediyor, eğitim sürecine dahil olmak istiyor ve çocuklarının ne öğrendiği konusunda çok daha bilinçliler.
Peki ya "talepkar veli" algısı? Mastalerz bu durumu, "talepler makul sınırlar içinde kaldığı sürece" olumlu buluyor. Çünkü ilgili veli, genellikle ilgili öğrenci anlamına geliyor. Onun bu konudaki net tavrı, aslında tüm öğretmenler için bir ders niteliğinde:
"Bazı öğretmenlerin şöyle dediğini duyuyorum: 'Sana acıyorum, bütün veliler senin toplantılarına geliyor.' Ben de onlara cevap veriyorum: 'Ben de size acıyorum, sizinkine kimse gelmiyor.'" Velilerin okula ve eğitime artan bu ilgisi, öğrenciler ve okullar için şikayet edilecek bir durum değil, aksine memnuniyetle karşılanması gereken pozitif bir gelişme.
3. Ezber: "Yapay Zeka Okullardan Uzak Durmalı." Gerçek: Yapay Zeka Çoktan Sınıflara Girdi (Ama Düşündüğünüz Gibi Değil).

Yapay zekanın okulların kapısından bile girmemesi gerektiğini savunan görüşler, TALIS 2024'ün şaşırtıcı verileriyle karşılaştığında geçerliliğini kaybediyor. Rapor, yapay zekanın çoktan sınıflara girdiğini ve öğretmenler için bir araç haline geldiğini gösteriyor. OECD eğitim sistemleri genelinde, ortalama olarak her üç öğretmenden biri işinde yapay zeka kullandığını bildiriyor. Bu oran, Singapur ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde yaklaşık %75'e ulaşırken, Fransa ve Japonya'da %20'nin altında kalıyor. Peki öğretmenler yapay zekayı nasıl kullanıyor? Verilere göre, kullanım alanları daha çok öğretmenlerin işini kolaylaştırmaya yönelik. Öğretmenler yapay zekayı en çok bir konuyu öğrenmek veya özetlemek (%68) ya da ders planları veya etkinlikleri oluşturmak (%64) için kullanıyor.
Elbette endişeler de mevcut. Öğretmenlerin yaklaşık %70'i, yapay zekanın öğrencilerin başkalarının çalışmalarını kendilerininmiş gibi göstermesine (intihal) olanak
tanıyabileceğinden endişe ediyor. Ancak Polonyalı öğretmen Aneta Mastalerz'in belirttiği gibi, yapay zeka bir "pedagojik yardımcı" olabilir ve öğretmenlerin buna uyum sağlamak için hayat boyu öğrenenler olması gerekir. Veriler, yapay zekanın öğretmenlerin yerini almaktan çok, onlar için güçlü bir araç haline geldiğini gösteriyor.
4. Ezber: "Öğretmen Olunur, Sonradan Öğretmen Olunmaz." Gerçek: "İkinci Kariyer" Öğretmenleri Yükselişte.

Öğretmenliğin üniversiteden sonra girilen ve bir daha değiştirilmeyen tek yönlü bir kariyer olduğu algısı, rapordaki "ikinci kariyer" öğretmenlerinin yükselişiyle çelişiyor. Veriler, farklı sektörlerden gelen profesyonellerin sınıflara giderek daha fazla zenginlik kattığını ortaya koyuyor. Rapor, bu grubu "ikinci kariyer öğretmenleri" olarak tanımlıyor: eğitim dışı alanlarda en az on yıllık iş tecrübesine sahip olan ve öğretmenliği ilk kariyer tercihi olarak görmeyen profesyoneller. Rakamlar bu yükselişi doğruluyor. Ortalama olarak öğretmenlerin %8'i bu profile uyuyor. Ancak İzlanda (%21) ve Avustralya (%17) gibi ülkelerde bu oran çok daha yüksek. Genel olarak bakıldığında ise, öğretmenlerin yarısından fazlasının ya eğitim sektöründeki öğretmenlik dışı rollerde (örneğin üniversite öğretim görevlisi olarak) ya da eğitim dışı sektörlerde iş deneyimi bulunuyor.
Bu eğilim, genellikle öğretmen açıklarına bir yanıt olarak ortaya çıkıyor. Bu eğilim, yalnızca bir boşluğu doldurmakla kalmıyor; Avustralya'daki STEM uzmanlarını hedefleyen programlar veya Bulgaristan'da dezavantajlı okullara profesyonelleri çeken girişimler gibi politikalarla, farklı sektörlerden gelen zengin deneyimlerin sınıflara bilinçli olarak taşınmasını sağlıyor.
5. Ezber: "Öğretmenleri Meslekte Tutan Tek Şey Maaştır." Gerçek: Motivasyon Çok Daha Derinlerde Yatıyor.

Öğretmenleri meslekte tutan veya meslekten uzaklaştıran temel faktörün maaş olduğu varsayımı, TALIS 2024'ün en net şekilde çürüttüğü ezberlerden biri. Veriler, öğretmen motivasyonunun cüzdanlarından çok, çalışma koşulları ve mesleki tatminle ilgili olduğunu kanıtlıyor. Raporun önsözünde belirtildiği gibi, öğretmenlerin memnuniyeti "maaşlardan çok, istihdam ve çalışma koşullarından" etkileniyor. Raporun en çarpıcı bulgularından biri şu: Maaş dışındaki istihdam koşullarından memnun olan öğretmenlerin, önümüzdeki beş yıl içinde mesleği bırakmayı düşünme olasılığı yaklaşık %40 daha düşük. Bu, öğretmenler için güvenceli bir iş, destekleyici bir okul ortamı ve makul bir iş yükünün en az maaş kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Bunun yanı sıra, öğretmenliğin sosyal faydası ve işten keyif alma gibi içsel motivasyonlar da öğretmenlerin kariyer niyetlerini belirlemede son derece tutarlı faktörler olarak öne çıkıyor. Elbette maaş önemli bir faktör, ancak veriler, öğretmenlik mesleğini sürdürülebilir kılan asıl unsurların destekleyici çalışma koşulları ve bir amaç duygusu olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, maaşın ötesinde, öğretmenlerin toplum tarafından takdir edildiğini hissetmesinin ve mesleki statülerinin de en az destekleyici bir okul ortamı kadar kritik bir motivasyon kaynağı olduğunu gösteriyor.
Peki, Biz Geleceğin Öğretmenlerini Nasıl Destekleyebiliriz?
OECD'nin TALIS 2024 raporu, bize öğretmenlik mesleğinin kamuoyundaki algıdan çok daha dinamik, işbirlikçi ve karmaşık olduğunu gösteriyor. Yalnız çalışan kahramanlar yerine, birlikte öğrenen, velilerle ortaklık kuran, teknolojiye adapte olan ve farklı kariyer yollarından gelen profesyonellerden oluşan bir meslek grubu görüyoruz. Bu yeni gerçekler ışığında, toplum olarak geleceğin öğretmenlerini en iyi şekilde desteklemek için ne yapmalıyız?



Comments